Deprem Aşkınızı Alırsa
Hayatta olmasını en çok istediğiniz şeyin, hayatınızdan çekip gittiği oldu mu siz istemeden fark etmeden, hiçbir şey yapamadan, istemeden? Bu ağustos sıcağında sonbaharda dökülen yaprakları aklınıza getirdiğiniz, onlarla umutlarınızı özdeşleştirdiğiniz oldu mu?
Etrafınızda kendinizden başka suçlayacak kimse bulamadığınız, keşke daha yakın olsaydım keşke daha çok ilgilenseydim, keşke ona doyabilseydim, keşke sana doyabilseydim dediğiniz…Bir şeyleri telafi edebileceğinizi, pişmanlığınızı dile getirebileceğinizi düşünerek kaleme kağıda sarıldığınız oldu mu? Onun bir daha hiçbir yazınızı okumayacağını, hiçbir şiirinize çok güzel demeyeceğini hesaba katmadan. Sadece hep çocuk kalacağını bildiğiniz kalbinizin, acıları biriktirmeye gücünün yetmeyeceği bilinciyle hüznünüzü satırlara kusmak istediğiniz oldu mu?[ads]
Daha fazla yazamayacağım. Bir 17 Ağustos daha ve ben hâlâ kadere inanmıyorum. O bilinçsiz, o sorumsuz zihniyetin hâlâ aramızda olduğuna inanıyorum sadece. Hiç düşünmeden bizlerden götürdüklerini, götüreceklerini düşünüyorum. Bu zihniyeti hâlâ aramızdaki bazı beyinlerden söküp atamadığımıza lanet edebiliyorum sadece. Sadece lanet edebiliyorum.
Peki, siz ne yapıyorsunuz?
Ger(çek) hayat zihniyetini taşımayanlara saygı-larımı gönderiyor,
Aramızda olmayanları Rahmetle anıyorum.
(17 Ağustos 2002)
SEMİH TANRIVER