BiR DÜŞÜNÜN..

Düşünün ki; bir sabah uyandınız ve ayaklarınızı hareket ettiremediğinizi fark ettiniz. Ne yapsanız, nafile… O gün, adeta hayatınızın bir dönüm noktası. Sizi taşıyan ayaklarınız vazgeçmiş bu görevinden; düşmez olmuş yollara. İşte, böyle bir durumu hayal etmenizi isteyeceğim sizlerden ilk iş olarak. Biliyorum, bazı şeyler yaşanmadan tam anlaşılamaz ama bir şeyi anlamak için illaki o hali yaşamamız gerekiyorsa, yandık o zaman… Hepimiz Nasreddin Hoca misali damdan düşen birini aramaya koyulacağız.
Şu ana kadar yaptığınız her şeyi bu kez koltuk değneği kullanan ya da tekerlekli sandalyede bulunan biri olarak yaptığınızı düşünmeye çalışın. Ya da kendinizi böyle bir insanın yerine koyup, onunla empati kurmaya, kendinizi onun yerine ko onu anlamaya çalışın. Bu kez de hatırlatmayı önce yapalım: Aman, ha! Tüm bunları yaparken amacınız, acımak değil; anlamaya çalışmak olsun. Acımak, kimseye bir şey kazandırmaz; hem, bir süre sonra acılar da unutulur. Ama anlamış ya da anlamaya çalışmışsanız,
bundan size kalanlar kolay kolay silinmez bir daha.
· Önce, evdeki bir gününüzle başlayalım isterseniz. Normalde yaptıklarınızı, bu kez bedensel engelli bir insan olarak yaptığınızı düşünün… Yataktan kalkışınız, lavaboya gidişiniz, kahvaltı, yemek vb. diğer ihtiyaçlar dahil gün içerisinde yaşadığınız her durumu en ince ayrıntılarıyla ama hızlı hızlı şöyle bir düşünün.[ads]
· İşe veya okulunuza giderken sizi bekleyen sürprizleri de bir düşünmeye çalışın. Bakalım neler keşfedeceksiniz bu düşünce yolculuğundan?… Mesela; merdivenleri atladınız mı ya da bir çırpıda çıkıverdiğiniz yüksek kaldırımları?… Kaldırımdaki arabaların arasından değneklerinizle zikzaklar çizdiniz mi; yoksa, tekerlekli sandalyeniz kara şimşek olup, uçup geçti mi?… Otobüse binerken hayali bir kaldıraç mı yetişti imdadınıza; yoksa, okulunuzun önüne kadar gelip de, merdivenler set olduğu için geri mi döndünüz üzgün ve yorgun ifadelerle?… İşyerinizde bir rampa olmadığı için başlamadan bitti mi yoksa iş hayatınız?…
· Haydi bakalım, ev hanımları! Siz neler yaşadınız bu yolculukta? Ne, o? İlk günden pes mi ettiniz yoksa? Ütü, çamaşır, bulaşık, misafir,… hepsi sizi bekliyor. Çünkü, hayat hala devam ediyor.
Yoruldunuz mu yoksa? Düşünmek bile yordu galiba… Ama merak etmeyin, gönlünüz daralmasın daha fazla. Nice insan var ki; ayakları hareket etse de, ruhu hissizleşmiş… Nice insan da var ki; ayakları tutmasa da, dimdik ayakta…
Haydi, kalkın hep birlikte yürüyelim. Ayaklarınızın olması şart değil; yürümeden de aşmak mümkün engelleri. Yeter ki, uyuduğumuz uykulardan uyanıp, sevgiye sevgiyle koşmayı bilelim…
VAR MI BİZİMLE BİRLİKTE YÜRÜMEK İSTEYEN?…

Yorum Gönderin

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.